Logo

Çok Gezen mi Çok Okuyan mı Bilir? (Münazara Örneği)

Yapılan münazaralarda en çok tartışılan konulardan biri de çok gezen mi çok okuyan mı bilir konusudur. Bu konu hakkında net bir sonuca varamayacak olsak da görüşler bildirilir ve kimin daha iyi savunduğu, düşüncesini aktardığı belirlenir. Münazaralarda tezler çok önemlidir. Aşağıdaki savunmalar sayesinde münazarada elinizde güçlü yazılar olacaktır. Çok gezen mi çok okuyan mı bilir münazara:

Çok Okuyan Bilir Münazara Savunması:

Sürekli gelişen dünyada bir fikir sahibi olmak, gelişmelerden geri kalmamak ve araştırma halinde olmak için tecrübeli ve yetenekli imzalardan gelen kitaplar, hem sosyal hem de diğer açılardan oldukça önemli bir yere sahiptir. Kitap okumak, insanların tecrübelerine şahit olmamızı sağlar. Daha iyi düşünürüz ve kolay anlarız, kendimizi daha iyi ifade etme imkanı yakalarız. Bunların yanında daha önce hiç bilmediğimiz ama hayatımızın her alanında bize gerekli olacak bilgileri öğrenmek, sosyal ve milli değerlerin farkına varmak gibi yararlar sağlayan okuma alışkanlığı bana göre kesinlikle daha iyidir. Sürekli okuma halinde olan birisi bilgilerine bilgi katarak ilerler. Sadece kitap değil, gazete, dergi, güncel haberler ve bilim yazıları gibi kaynaklar aracılığıyla da toplumda saygın bir yeri olan birey olur.

Gezerek de yeni şeyler öğrenme imkanına sahip olsak da hayatını gezmeye adamış biri yaşadıklarını ve öğrendiklerini yazılı bir şekilde bulundurmadığı için unutabilir. Ayrıca gezerek öğrenebileceği şey kısıtlıdır bence. Kitaplardan bin bir çeşit bilgi bulabiliriz fakat gezmek tecrübe ister. Nereye gideceğini ve kimlerle görüşeceğini bilmeyen birisi gezerek hiçbir şey öğrenemez. Pratik bilgileri gezerek daha iyi öğrenebilsek de teorik bilgiler her zaman okumaktan gelir ve bilgilerin ışığında daha iyi vatandaşlar olarak toplumdaki gelişimi sağlarız.

Çok Gezen Bilir Münazara Savunması:

Bana sorulacak olursa, her zaman çok gezen daha çok bilir. Tecrübelere ve yaşanmışlıklara dayalı kazanılan bilgi her zaman hafızamızda bir yer kaplar ve unutmamız zordur. Daha günlük ve gerekli bilgilerin yanı sıra ne öğrenmek istediğimizi de kendimiz seçeriz. Örneğin tarih hakkında bilgi edinmek istiyorsak tarihi şehirlere, yemekler hakkında bilgi edinmek istiyorsak mutfağı geniş ve kaliteli bir şehre gideriz. Örnek verecek olursak bir yemeğin tarifini okursanız bunu zamanla unutursunuz ve eksik hale gelir. Fakat yemeği bizzat kendiniz yaparsanız bu bir tecrübe olacağı için unutmanız zor olur.

Güneşin verdiği yanma hissini sadece yaşayarak, görerek anlayanlar bilir, bu da bu örnekle ilişkilendirilebilir. İnsanlar hakkında kitaplardan okuyarak da bilgi edinebiliriz. Sonuçta bu yazılanlar bilen kişiler tarafından özenle yazılmıştır. Ama birebir yaşayan birisi en az yazar kadar bilgili olur. Çok büyük bir yanardağı gezen birisi yanardağ hakkında detaylı ve görsele dayalı bilgiye sahip olur, yanardağı kusursuz bir şekilde anlatır, özelliklerine ve konuya hakim olur. Fakat bir ansiklopediden alınan bilgi sınırlıdır ve fotoğraflara bakmak yetersizdir.

Sonuç olarak çok gezen daha çok bilir, daha çok tanır ve tecrübe sahibi olur. Bunu örneklerle açıkladığımda daha iyi anlatmış oldum.